Marmara Denizinin korkulu rüyası müsilaj geri döndü! En son 2021 yılında etkili olan müsilaj, diğer adıyla deniz salyası sadece deniz yüzeyini kaplayan bir kirlilik örtüsü değil, oksijen tüketen ve deniz canlılarını boğan ciddi bir çevre felaketidir. Uzmanlar; Marmara çevresinde 25 milyon insanın yaşaması, yoğun sanayi ve tarımsal faaliyetler nedeniyle biriken besin tuzlarının (azot, fosfor) ile artan deniz suyu sıcaklığının müsilaj oluşumundaki belirleyici faktörler olduğunu vurguluyor.
Müsilaj Neden Oluşur?
Müsilajın başlıca bilimsel nedenleri şunlardır:
-
Yükselen su sıcaklıkları: Küresel ısınma sonucu denizimiz ısındı; Marmara’daki su sıcaklığı uzun dönem ortalamasının üzerine çıktı. Isı seviyesi artan ve durağanlaşan su ortamında fitoplankton sayısında orantısız artışa neden oldu.
Fitoplankton: Deniz, göl gibi su ortamlarında yaşayan mikroskobik deniz bitkileridir. Deniz ekosistemindeki temel besin zincirlerini oluşturma görevi görürler. Sayılarındaki çok artış sonrası deniz ekosisteminde bozulma meydana gelir.
-
Aşırı besin tuzları (azot, fosfor): Evsel kanalizasyon, sanayi ve tarımsal gübrelerden gelen azot ile fosfor, alglerin kontrolsüz üremesine yol açıyor. Aşırı besin tuzlarının deniz suyuna karışması sonrası oksijen seviyesi düştü ve müsilaj için bir etken daha ortaya çıkmış oldu.
-
Kirletici deşarjlar: Marmara, evsel ve endüstriyel atık sular, tarımsal zirai akışlar, gemi atıkları ve atmosferik çökelmeye bağlı kirlilik yükünü büyük oranda taşıyor. Bu kirleticiler birikerek ekosistemde biyobirikimci toksik etkiler yaratıyor.
-
Su sirkülasyonunun zayıflaması: Karadeniz ve Ege’den gelen akıntılardaki zayıflama, Marmara’nın doğal su sirkülasyonunu bozdu; deniz yeterince karışmadığı için biriken mikroalgler yüzeyde kalıyor ve kıyıdan açık denize taşınamıyor.
Bu etkenlerin birleşimi, planktonik mikroorganizmaların aşırı üremesine ve müsilaj tabakasına dönüşmesine yol açıyor. Müsilaj, su yüzeyini örttüğünde midye, canlı deniz çayırları gibi filtrecilerin beslenmesini engelliyor; solunum yollarını tıkayıp deniz ekosisteminde ölümcül oksijen azalmasına sebep oluyor. Bu durum, biyolojik çeşitliliğin azalmasına ve gıda zincirinin bozulmasına yol açarken halk sağlığını da tehlikeye atıyor. Dolayısıyla tek çözüm, her damla atık suyun arıtılmadan denize bırakılmamasıdır.
Atık Su Arıtma Altyapısındaki Eksiklikler
Marmara Denizi’ni canlandırmanın ilk koşulu, atıksu altyapısını iyileştirmektir. Türkiye’de halen birçok belediyede ileri biyolojik arıtma tesisi yok; birincil/ön arıtmaya dayalı tesislerde oluşan atık su, doğrudan veya akarsu yoluyla Marmara’ya ulaşıyor. Örneğin İstanbul’da Çevre Bakanlığı verilerine göre 5,8 milyon m³/gün kapasiteli 90 tesis bulunuyor. 7 tane Avrupa ve 7 adet Asya da olmak üzere 14 adet ileri biyolojik arıtma tesisi bulunmakta olup (Erişim tarihi: 31.05.2025) günde 2,121,385 m³ ileri arıtılmış su sağlıyor. Geri kalanı temel biyolojik veya ön arıtmada kaldığı için İstanbul’un atık sularının büyük bölümü yeterince temizlenemiyor. Benzer sorun Tekirdağ (31 tesis, 248.931 m³/gün) ve Balıkesir (31 tesis, 237.880 m³/gün) gibi kıyı illerinde de geçerli.
Bu eksikliği gidermek amacıyla 2021’de yayımlanan Marmara Denizi Eylem Planı çerçevesinde pek çok önlem önerildi. Örneğin EYLEM 5, bölgedeki tüm atıksu arıtma tesislerinin ileri biyolojik arıtma tesisine dönüştürülmesini öngörüyor. EYLEM 6 ile Marmara’ya deşarj yapan tesislerin deşarj standartları yenilenmekte; EYLEM 7 ile arıtılmış suyun yeniden kullanımı teşvik edilmekte, EYLEM 8 ile OSB’lerde eski tesislerin ileri teknolojiyle yenilenmesi hızlandırılacak. Aynı plan gemilerden boşaltılan atıkların yasaklanmasını (EYLEM 10) ve tersanelerde temiz üretim tekniklerini yaygınlaştırmayı (EYLEM 11) da kapsıyor. Henüz çoğu öneri hayata geçmese de atıksu altyapısının güçlendirilmesi kuşkusuz aciliyet taşıyor. Öte yandan İstanbul’da müsilajla en çok mücadele veren kurumlar arasında olan İSKİ, Yenikapıdaki ön atık su arıtma tesisini ileri biyolojik atık su artıma tesisine dönüştürme yatırımını sürdürmektedir.
Hızlı çözümler için kısa vadede şu adımlar öncelenmeli:
-
İleri biyolojik tesis yapımı ve yükseltmeler: Mevcut tesisler ek yatırımla ileri biyolojik arıtmaya dönüştürülmeli, yenileri devreye sokulmalı.
-
Deşarj standartlarının güçlendirilmesi: Hükümet, 3 ay içinde Marmara’ya deşarj yapan tesislerin standartlarını güncelledi; denetim mekanizmaları sıkılaştırılmalı.
-
Atıksu tekrar kullanımı: Arıtılmış suyun tarım ve sanayide geri kullanımı desteklenmeli (EYLEM 7). Bu, deşarj yükünü azaltacaktır.
-
Endüstri ve OSB’lerde iyileştirme: OSB’lerde halen ileri arıtma olmayan tesisler modernize edilmeli. Kirletici endüstri kolları için temiz üretim zorunlu hale getirilmeli; ruhsat denetimleri artırılmalı.
-
Gemi atıkları kontrolü: Müsilajla aynı dönemde gemilerden denize boşaltılan kanalizasyon da Marmara yükünü artırıyor. EYLEM 10 ile bu boşaltım yasaklandı. Kontroller sürdürülmeli, ihlal edenlere ceza uygulanmalı.
-
Çevreci yatırımlar: Her şehirde yeni arıtma tesisi yapmak yerine, kamu-özel işbirliği modelleriyle hızlıca tesis kurulabilir (EYLEM 9).
Tarımsal ve Endüstriyel Kirlilikle Mücadele
Marmara’nın kirlenmesinde tarım ve sanayi kaynaklı besin yükü de belirleyici. Eylem Planı, iyi tarım uygulamaları ve modern sulama tekniklerini (basınçlı/damlama) yaygınlaştırmayı öneriyor. Bu kapsamda aşırı gübre ve pestisit kullanımının azaltılması, tarımsal atıkların toplanıp arıtılması teşvik edilmeli. Fosforun çoğu zaman evsel kaynaklı olduğu ve ancak etkin arıtmayla kontrol edilebileceği bilimsel olarak belirtilmiştir. Sanayide ise yeni tesis inşa edilmeden önce ileri atık su arıtma zorunluluğu getirilmeli; baca gazı ve atık yönetimi standartları AB normlarına yükseltilmelidir. Ayrıca endüstriyel atık çamuru ve ağır metal yükünü azaltacak filtreleme yatırım ve denetimleri acilen yoğunlaştırılmalı.
Fitoplanktonu kontrol altına almanın bir parçası olarak, Marmara’nın “doğal filtrecileri” de korunmalı: kara midye, istiridye, deniz çayırları gibi türler yoğun olarak ekosistemde yer almalıdır. WWF, ekosistem mühendislerinin habitatlarının restorasyonunu önermektedir. Örneğin eski midyelik alanların tekrar ekilmesi veya sulak alan tampon kuşaklar oluşturularak tarım arazilerinden gelen akışların arıtılması sağlanabilir. Bu önlemler, tarımsal ve endüstriyel kirletici yükünü azaltarak müsilajla mücadeleye katkı sunacaktır.
Deniz İzleme ve Erken Uyarı Sistemleri
Bilimsel verilere dayalı izleme olmadan sorunu çözmek imkânsızdır. Neyse ki hazırlanan Eylem Planı, Marmara’nın su kalitesini 7/24 takip etmeyi öngörüyor. Şu anda 150 izleme noktası hedefine ulaşılmasıyla Çevre Ajansı bu istasyonları uzaktan algılama, uydu, insansız hava aracı gibi teknolojilerle desteklemektedir. Böylece kirlilik anında tespit edilip müdahale imkânı doğuyor. Öte yandan TÜBİTAK ve üniversiteler de araştırma gemileriyle ayrıntılı analizler yapıyor.
Şu anki veriler, Karadeniz’den gelen besin yüklü suyun azalması ve Marmara’da oksijen yetersizliğinin yükselmesiyle paralel bir müsilaj baskını olduğunu gösteriyor. Bu da deniz izleme çalışmalarının salt gözlemden öte, anında müdahale edilebilir bir erken uyarı sistemi olarak işler hale gelmesini zorunlu kılıyor. Deniz suyu sıcaklığı, oksijen ve besin ölçümleri halka açık paylaşılmalı; yeni olaylarda vatandaşlar uyarılmalıdır.
Halk Katılımı ve Bilinçlendirme
Toplumsal seferberlik olmadan Marmara’yı kurtarmak hayaldir. Sosyal medya ile birçok imkansız denilenler başarılmaktadır. bakmaya kıyamadığımız İstanbul boğazı, Marmara kıyıları ve nice deniz güzelliğini korumak adına toplumsal bilinçlenme ve halk katılımı şarttır.
Söz konusu katılımın en temel yolu da eğitim ve farkındalık çalışmalarından geçmektedir. Bu kapsamda kurum ve kuruşlar birçok halk etkinlikleri düzenledi. Bunlardan son üç yıl içerisinde yapılanlar şunlardır:
- Marmara Belediyeler Birliği’nin düzenlediği: Marmara Denizi Günü” Bölgesel Farkındalık Etkinlikleri.
- Kartal Belediyesi: Kartal Atalar Sahili Deniz ve Sahil Temizliği.
- Kocaeli Büyükşehir Belediyesi: İzmit Sahili Kıyı ve Deniz Temizliği
- Çanakkale Belediyesi: Çanakkale Güzelyalı Halk Plajı Kıyı Temizliği
- Marmara Belediyeler Birliği (MBB) ev sahipliğinde; TURMEPA, ODTÜ, TÜBİTAK MAM, TÜDAV, İSKİ: “Marmara Denizi Masası” İlk Toplantısı
- Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Mudanya Belediyesi: “Marmara Denizi Günü” Mudanya & Bursa Etkinlikleri
- Gemlik Belediyesi: Gemlik Körfezi Müsilaj Dalış Etkinliği
Açıkçası bu konuda kamu kurum ve kuruluşlarına, sivil toplum kuruluşlarına çok fazla iş düşmektedir. Yerel halkın katılımıyla sahil gözetleme ağı oluşturulabilir. Çocuklara balık türleri, deniz ekosistemi eğitimi vermek de uzun vadeli çözüme katkı sunar. En önemlisi herkes denizde küçük atık bile bırakmama anlayışını benimsemesi gerekmektedir.
Bölgesel Yönetişim ve Yasal Çerçeve
Çözümde tek tek ülkesel değil, havza ölçeğinde koordinasyon gerekiyor. 2021’de İstanbul, Tekirdağ, Yalova gibi tüm kıyı illerini kapsayan Marmara Havzası Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edildi. Bu çerçevede merkezi ve yerel yönetimler sıkı işbirliği içinde çalışmalı. Aralık 2024’teki Marmara Eylem Planı Bilim-Teknik Kurulu toplantısında da atıksu arıtma altyapısının yetersizliği temel sorun olarak teşhis edildi. Söz konusu kurul, kararlılık gösterilmesi halinde koordinasyonla çözülebilecek mevzuat ve altyapı eksikliklerini masaya yatırdı.
Mevzuatta; Çevre Kanunu (2872 sayılı), Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği ile Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliği denetimler için temel çerçeveyi sağlar. AB Su Çerçeve ve Deniz Stratejisi Direktifi taahhütleri uyarınca, Marmara Denizi’nde iyi ekolojik durum hedefine ulaşmak için güçlü yaptırımlar gerekiyor. Yerel imar planlarında sanayi ve tarıma ayrılan alanlar gözden geçirilmeli, kaynak kirliliği oluşturacak projelere izin verilmemeli. Bölgesel bazda Marmara Denizi Çevre Komisyonu (MADÇEK) gibi birlikler aktif hale geçirilmeli; plan ve raporlar tek merkezde toplanarak yönetim boşluğu giderilmelidir. Bu arada araştırmalarımız içerisinde yer alan MADEP Eylem Takip Çizelgesinin dönem dönem güncellendiğini ve bu konunun daha sık gerçekleştirilmesi gerektiğini de belirtmeliyiz.
Harekete Geçme Zamanı
Marmara Denizi her zamankinden daha kritik bir dönemeçte. Müsilaj her geçen gün daha ciddi tehdit haline gelmeye başladı. Müsilajla mücadele kapsamlı bilimsel analiz, güçlü altyapı yatırımı ve toplumsal seferberlik gerektiriyor. Resmi planlarda ortaya konan ivedi eylemlerdeki (ileri arıtma, çevrimiçi izleme, iyi tarım, kamu-özel işbirlikleri vb.) uygulamaların denetimleri sıkılaştırılmalı. Hükümet, belediyeler ve sanayi bir araya gelip “Marmara’ya artık atık su girmeyecek” kararlılığını göstermelidir. Uzmanlar uyarıyor: Tek çözüm, bir litre bile arıtılmadan denize su bırakılmamasıdır. Her birimiz bu sürece katkı verebiliriz: müsilajı görmezden gelmeyip yetkilileri göreve çağırarak, çevre konularında bilgilenerek ve küçük su tasarrufu önlemleri alarak Marmara’nın geleceğine sahip çıkmalıyız. Su altındaki yaşamın kurtarılması, hepimizin ortak görevidir.